Servet Yıldırım – Merkez Bankası enflasyonu aşağı çekebilmek için geçen yıl hazirandan bu yana politikasını sıkılaştırmıştı. Faizleri artırmış, seçici olarak kredileri sıkılaştırmış, miktarsal sıkılaştırma yapmış ve makro ihtiyati politikaları sadeleştirmeye başlamıştı. Bunlara rağmen son 3 ayda, enflasyon öngörülerden de yüksek bir seyir izledi. Bunda Merkez Bankası’nın da işaret ettiği gibi geçmiş enflasyona endeksleme eğiliminin, ücret artışlarının, başta enerji olmak üzere küresel emtia fiyatları ve gıdanın da etkisi var ama öngörülenden daha yüksek olan fiyat artışları bize aynı zamanda enflasyonun son 3 yıl içinde nasıl katılaştığını da gösteriyor.
Geçen hafta sunulan yol haritasına göre haziranda başlayan bu sıkılaşma artarak devam edecek. Çünkü iç talep ve üretime ilişkin görünüm, toplam talep koşullarının hâlâ enflasyonist bir düzeyde seyrettiğine işaret ediyor.
Merkez Bankası’nın planına göre parasal sıkılaşma, TL’nin istikrarlı seyri ve reel olarak değerlenmesi, finansal koşullardaki sıkılaşma ve iç talebin zayıflaması sayesinde mal grubu fiyatları azalacak.
Öte yandan kredi faizlerindeki artış ise kredi büyümesinin yavaşlamasına ve iç talebin zayıflamasına yol açacak. Burada özellikle tüketici kredilerinin hız kesmesi kritik önem taşıyor. Merkez Bankası bu süreçte enflasyon beklentilerini de düzeltmeyi umuyor.
Yabancı sermaye girişi
Böylece şu anda yüksek seyreden aylık enflasyon hız kesecek. Buna göre şu anda yüzde 3’ün üzerinde seyreden “mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyon” yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 2.5 civarına, son çeyrekte ise yüzde 1.5’in bir miktar altına gerileyecek.
Plan bu; tutar mı? Tutabilir. Ama bu noktada para politikasına maliye politikasının da destek vermesi ve ücret artışlarının sınırlandırılması lazım. Planın gerçekleşmesinin şartlarından biri de yabancı sermaye girişlerinin artarak devam etmesi olacak. Ve bizim kontrolümüzde olmayan faktörlerden sürpriz şoklar gelmemesi lazım. Mesela enerji fiyatlarında yeni bir şok yaşanmamalı, emtia fiyatlarında yeni şok artışlara yol açabilecek türden jeopolitik gelişmeler olmamalı.
Tüm bunlar olursa şu anda yüzde 70’in üzerinde seyreden enflasyon iyi senaryoda bu yıl sonunda yüzde 38’e inecek ki, bu seviye bile dünya standartlarına göre oldukça yüksek bir enflasyon.
Gelecek yıl sonunda ulaşılması öngörülen yüzde 14 bile bir zamanlar “yüksek” olarak değerlendirdiğimiz bir seviyeydi. Merkez Bankası Başkanı geçen haftaki sunumunda diyordu ki: “Fiyat istikrarı; sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için ön koşuldur.” Türkiye için fiyat istikrarı demek yüzde 5 dolayında bir enflasyondur. Oraya da daha uzun bir yolumuz var…